Transit Ticarette e-Fatura mı e-Arşiv mi? Sokaktan Bakınca Görünenler
İstanbul’da yaşayan, sivil toplumda çalışan 29 yaşında biri olarak transit ticaret gibi “teknik” görünen konuların aslında hayatın tam ortasına nasıl değdiğini her gün görüyorum. Sabah metrobüste, akşam vapurda, gün içinde ofiste ya da saha ziyaretlerinde konuşulan şeyler; vergi mevzuatı, e-fatura mı e-arşiv mi sorusunun kimin hayatını nasıl kolaylaştırdığı ya da zorlaştırdığıyla birebir bağlantılı. Transit ticarette e-fatura mı e-arşiv mi sorusu sadece muhasebecilerin ya da ihracatçıların değil; kadın girişimcilerin, göçmen emeğiyle çalışanların, küçük ölçekli esnafın ve ofiste görünmeyen emekçilerin de meselesi.
Transit Ticaret ve Dijital Belgeler: Kâğıt Üzerinde Eşitlik, Gerçekte Ne Oluyor?
Transit ticaret, malın Türkiye’ye girmeden başka bir ülkeden alınıp üçüncü bir ülkeye satılması demek. Bu süreçte kullanılan e-fatura ve e-arşiv uygulamaları, devletin “kolaylık” ve “şeffaflık” vaadiyle hayatımıza girdi. Teoride kulağa iyi geliyor. Ama sokakta durum biraz daha karışık.
Kadıköy’de bir kafede laptopuyla çalışan genç bir kadın girişimciyle sohbet etmiştim. Küçük bir dış ticaret şirketi var. Transit ticarette e-fatura mı e-arşiv mi kullanması gerektiğini anlamak için günlerce danışmanlara para harcadığını anlattı. “Büyük firmaların muhasebe departmanları var, bizim yok” demişti. Burada toplumsal cinsiyet meselesi netleşiyor: Kadınların daha sık yer aldığı küçük ve orta ölçekli girişimler, karmaşık dijital yüklerin altında daha fazla eziliyor.
Toplu Taşımada Duyulan Hikâyeler: Kim Dijitalleşebiliyor?
Sabah işe giderken otobüste yanımda oturan iki kişinin konuşmasına kulak misafiri oldum. Biri Orta Asya’dan gelmiş, transit ticaret yapan bir firmada çalışan genç bir erkekti. Patronunun e-fatura sistemine geçmekte zorlandığını, bu yüzden bazı işlemlerin geciktiğini anlatıyordu. Geciken her işlem, depoda çalışan işçilerin fazla mesaisi, bazen de ücretlerin geç ödenmesi demek.
Transit ticarette e-fatura mı e-arşiv mi sorusu burada sınıfsal bir meseleye dönüşüyor. Büyük şirketler için e-fatura bir tık meselesiyken, küçük firmalarda bu yük doğrudan emekçilerin sırtına biniyor. Dijital okuryazarlığı sınırlı olan çalışanlar, hata yapma korkusuyla daha uzun saatler çalışıyor.
e-Fatura ve e-Arşiv Arasındaki Fark, Hayattaki Karşılığı
e-Fatura: Kurumsal Güç ve Görünmeyen Avantajlar
e-Fatura, genellikle belirli ciroyu aşan firmalar için zorunlu. Bu firmalar zaten daha güçlü, daha kurumsal. Ofiste klima altında çalışan beyaz yakalılar için süreç “sistem çöktü mü?” sorusundan ibaret. Ama bu sistemin dışında kalanlar için e-fatura bir eşik. O eşiği geçemeyenler, piyasada daha kırılgan hale geliyor.
e-Arşiv: Küçükler İçin Çözüm mü, Geçici Bir Yama mı?
e-Arşiv, transit ticarette e-fatura mı e-arşiv mi ikileminde genelde “daha kolay” seçenek olarak sunuluyor. Gerçekten de küçük işletmeler için erişilebilir. Ama saha ziyaretlerinde gördüm ki, bu kolaylık kalıcı bir eşitlik yaratmıyor. e-Arşiv kullanan küçük firmalar, büyük firmalarla aynı pazarda rekabet ederken daha az görünür oluyor. Bu da özellikle kadınların, gençlerin ve göçmenlerin yoğun olduğu işletmeleri etkiliyor.
Sosyal Adalet Perspektifinden Bakınca
Sivil toplumda çalışırken sıkça “dijital dönüşüm herkesi kapsıyor mu?” sorusunu soruyoruz. Transit ticarette e-fatura mı e-arşiv mi tartışması, sosyal adalet açısından bu sorunun somut hali. Eğer bir sistem, belirli grupları sürekli “uyum sağlaması gereken” konumda bırakıyorsa, orada bir eşitsizlik var demektir.
Ofiste temizlik yapan kadınla sohbet ederken, eşinin çalıştığı küçük lojistik firmasında e-arşiv kesmeyi bilmediği için işten çıkarılan bir arkadaşını anlattı. “Bilmediği için” diyoruz ama aslında kim ona öğretti? Kim destek oldu? Dijital sistemler tarafsız değil; onları kimin, nasıl kullanabildiği belirleyici.
Günlük Hayatla Teorinin Kesiştiği Yer
Transit ticarette e-fatura mı e-arşiv mi sorusu, sadece mevzuat değil; şehirdeki hayatın ritmiyle ilgili. Metroda telefonundan GİB portalına girmeye çalışan muhasebeci, akşam eve geç kalan depo işçisi, işini büyütmeye çalışan kadın girişimci… Hepsi bu sistemin içinde.
Eğer gerçekten kapsayıcı bir dijitalleşmeden söz edeceksek, e-fatura ve e-arşiv uygulamalarını sadece teknik değil, toplumsal bir mesele olarak ele almamız gerekiyor. Sokakta gördüklerim bana şunu söylüyor: Eşitlik, sadece herkesin sisteme girmesiyle değil, herkesin o sistemde eşit güçle var olabilmesiyle mümkün.